Türbanlı Kiracım Hanife’ye Kadınlığını Yaşattım


Merhaba sex hikaye okurları, anlatacağım hikaye 2001 yılında başlamış olup, 4 sene boyunca devam etmiştir..İsmim Savaş ve o tarihte 27 yaşındaydım ve kamuda mühendisim. O zamanlar 1.85 boyunda yakışıklı sayılabilecek bekar birisiydim. Babam 1998 senesinde vefat ettiğinden beri Eskişehir’de yaşlı annem ile beraber yaşıyordum. 2001 yılının eylül ayında alt katımızda ki kiracılar evi boşalttı ve evi yeniden kiraya vermek için cama kiralık yazısını astım. Günlerden pazardı, öğlen saatlerinde kapımız çalındı ve bi karı koca eve bakmak istediklerini söylediler. Anahtarı aldım aşağıya indim ve evi göstermeye başladım. Adamın ismi Mehmet, kadının ismi ise Hanife imiş. Mehmet 40 yaşlarında sıska, kel ve bakımsız bir adamdı. Bir kahvehanede ocakçı olarak çalışıyormuş. Karısı Hanife ise başı kapalı, pardösülü, çekingen bir kadındı, ayrıca sağ gözünde hafif bir özürlülük durumu vardı. Bir gözü normal iken diğer gözünü kullanamıyor ve kenara kayıktı. İnanın o gün kadına hiç alıcı gözle bakmadım hatta dikkatimi bile çekmedi. Evi gezerken kadın hiç konuşmuyor, kafasını bile kaldırmıyordu. O günün parasıyla çok makul bir fiyata evi bunlara kiraladım.Ertesi gün taşındılar, gel zaman git zaman annemle gelip gitmelere başlamışlar ama ben kadını hiç görmüyordum. Saatlerim denk gelmiyordu. Aradan bir ay geçmişti ve bir hafta sonu annem içeride otururken mutfağa su içmeye gittim ve camdan dışarı baktığımda Hanife’nin bahçede çamaşır astığını gördüm ve gördüğüm manzara beni şaşkına çevirmişti. Hanife’nin başında bir yazma, üzerinde dar bir kazak, altında ise kırmızı ama bol bir eşofman vardı. Bol olmasına rağmen kalçaları, eşofmanı neredeyse yırtacakmış gibi yanlarına baskı yapıyordu. Öyle aman aman dolgun kalçaları yoktu belki ama genişliği karşısında şok olmuştum. Belki de kalçalarını bu kadar çekici yapan şey belinin ince oluşuydu. İncecik beli vardı, göğüsleri ne küçük ne de büyüktü. yani 90-60-120 :) gibi hayal edin. Bugüne kadar evli bir kadına hiç yan gözle bakmayan ben resmen bu kadına sahip olmalıyım diye içimden geçirmeye başladım. Bir yandan annem görmesin diye bi gözüm mutfağın kapısında, bir gözüm de bahçedeydi. Hanife’nin işi bitmişti ve içeri girmişti. ben de odama geçtim ve Hanifeyi nasıl elde ederim diye planlar yapıyordum ama hiç bir planı kendime yakıştıramıyordum.Çünkü evli bi kadına askıntı olmak bana göre değildi.
Takip eden günlerin birinde akşam saatlerinde aşağıdan bağrışma sesleri gelmeye başladı ve annem, Mehmet yine Hanifeyi dövüyor, yazık kadına dedi. Anneme dönüp nasıl yine mi dedim. meğer Hanife anneme oturmaya geldiğinde Mehmet’in Hanifeyi sürekli eften püften sebeplerde dövdüğünü, çocuğuna da kötü davrandığını söylemiş. Meğer Mehmet Hanife’nin ikinci eşiymiş. ilk eşi vefat ettikten sonra ailesi köy yerinde laf söz olur diye Mehmet ile evlendirmişler. Ben bu duruma kayıtsız kalamadım ve aşağıya indim, kapılarını çaldım. Kapıyı Mehmet açtı. Buyurun Savaş bey dedi. Çok ses geldiğini ve bi sıkıntı olup olmadığını merak ettiğimi söyledim. Adam yaşanılanların aile arasında olduğunu ve benim karışmamam gerektiğini söyledi. Ben de gücün savunmasız bir kadına mı yetiyor dedim.Bir daha duymayayım, gelir seni hastanelik ederim dedim. Pısırık herif cevap vereceğine, tamam Savaş bey bir daha olmaz dedi ve kapıyı kapattı.
Ertesi gün işten geldim, arabayı evin önüne park ettiğim sırada alt katın perdesinin kıpırdadığını fark ettim. Binanın dış kapısını açıp içeri girdim ve merdivenlerden iki üç basamak yukarı çıktığımda Hanife de kapıyı açtı ve -Savaş abi iyi akşamlar, dün akşam rahatsızlık verdiğimiz için özür dileriz, eşim düşüncesizdir, kusura bakmayın dedi. Ben de saçmalama sen değil eşinin özür dilemesi lazım. hem ben sesten rahatsız olduğum için değil senin gibi bir kadının şiddet görmesine dayanamadığım için, sana kıyamadığım için aşağıya indim dedim. Eğer bir daha bunu tekrarlarsa gerçekten karşılığını ben vereceğim dedim. Sende bana söz ver bir daha böyle bir şey olursa bana haber ver dedim. Oda tamam savaş abi dedi. ben de bana abi diyorsun ama yaşın kaç dedim. 29 dedi. ben senden 2 yaş küçüğüm bana abi deme dedim. biliyorum benden küçük olduğunuzu ama ne bileyim işte dün gece eşime öyle çıkışınca.. dedi ve hafif bir tebessüm etti. kadın öyle çekingen öyle narin bir kadındı ki, utana sıkıla teşekkür etti. hafif gülümsedi ve içeri girdi.
Ertesi gün yine işten gelip içeri girdiğimde Hanife yine beni kapıda bekliyordu. bu sefer yanında oğlu da vardı, 7 yaşındaki oğluyla da tanıştıktan sonra, eşin dün akşam usluca durdu mu dedim. Evet dedi iyi korkutmuşsunuz, teşekkür ederim dedi. Sen mutlu ol, o yeter dedim, bu sefer o utangaçlığıyla gözlerimin içine uzun uzun ve saf bir şekilde bakarak tebessüm etti ve içeri girdi. Artık kadın avucumun içindeydi ama ben hala kendime yakıştıramıyordum evli bir kadınla birlikte olmayı.
O hafta sonu annem ablamların yanına Mersin’e gidecekti. Eskişehir’in kışı soğuk olduğundan havalar iyice soğuduğunda annem, Mersine gider bahar da geri gelirdi.
Aklımdan türlü türlü fanteziler geçmesine rağmen, bir çok bayanla ilişkiye girmiş olmama rağmen, bu kadınla bir şeyler yaşamak bana göre değildi. Yakışıklıydım, saygı gösterilen bir mesleğim vardı. Çok rahat karı kız ayarlayıp kendimi tatmin edebilirdim. Böyle utanç verici bir ilişkiye bulaşmak bana göre değildi. Ama Hanife’nin kalçaları gözümün önünden gitmiyordu.İncecik belinin bitiminde başlayan neredeyse belinin kalınlığının iki katı genişlikte ve o kadar geniş kalçaya rağmen beli kadar ince olan baldırları sanki bir sanat harikasıydı.
Annemi gönderdikten bir hafta sonra kira günü gelmişti. Hanife normalde kirayı anneme getirirdi. günlerden cumartesiydi ve kapı çalındı açtım,Hanife karşımdaydı. başında tülbent, üzerinde kazak ve onun üstünde hırka, altında da bol bir etek vardı. evet hiç seksi değildi. Ama ben elbiselerinin altında ki cevheri çok iyi hatırlıyordum. Bahçede gördüğüm manzara aylardır aklımdan çıkmıyordu. Savaş bey, bu ay kirayı biraz geç versek kabul eder misiniz, havalar soğudu kömür alamadık dedi. Ama elinde de kira parası vardı. Eğer kabul etmezseniz buyurun kirayı dedi.
O an spontane bi şekilde hiç aklımda yokken saçmalama olur mu öyle şey, ne kadar kömür alacaksınız dedim. şimdilik 500 kilo alacağız dedi. Telefonumu çıkardım ve yıllardır kömür aldığımız bayiyi aradım ve 1 ton kömür göndermesini istedim. Hanife, ne yaptınız savaş bey o kadar paramız yok dedi. Ben de kömürün parasını ben vereceğim, sıkıntı yapma dedim. O da eşim bunu duyarsa yanlış anlar dedi. Bir şey uydururuz dedim ve Mehmetin numarasını alıp onu aradım. Mehmet’e, eşinin geldiğini ve kömür alacağınız için kirayı geciktireceğinizi söylediğini söyledim ve sıkıntıya düşmeyin benim bir fikrim var dedim.hayırsever bir abimizin muhtaçlara kömür, gıda, giyecek yardımı yaptığını, bana çevrende böyle tanıdığın varsa onlara da göndereceğini söylediğini, ben de sizin adınızı verdiğimi söyledim. Adam benden 14-15 yaş büyük olmasına rağmen telefonda savaş abi teşekkür ederim diye diye bir hal oldu. Hanife de şaşırmıştı. Telefonu kapattıktan sonra Hanife’ye dönüp, kocan bana abi çekiyor, bu kadar tırsak, bu kadar sümsük bir adamı nereden buldun dedim. Güzel ve alımlı bir kadınsın, yok muydu dengin dedim. uzun hikaye savaş bey dedi. Bir gün anlatırsan dinlerim dedim. Güldü ve kömür ne zaman gelir dedi. 1 saate gelir dedim. Peki dedi ve kirayı uzattı, Parayı almadım ve bu parayı kendin için ve çocuğun için harca dedim, kocana da kirayı verdim de dedim. Kabul edemem böyle bir şeyi dedi, beni kırarsın dedim. Peki dedi çok mahçup ettiniz beni dedi, tebessüm ederek aşağıya indi. Az sonra kömür geldi ve kapının önüne yıktılar, ben de parasını ödedim, o sırada Hanife kömürleri taşımak için yanaştı ben de bu iş kadın işi değil evine gir dedim. Olur mu öyle şey yıllardır ben yaparım bu işi dedi. O senin kocanın öküzlüğü deyince kadın valla size taşıttırmam hem parasını veriyorsunuz hem de taşıyorsunuz, yeteri kadar mahcup oldum zaten size dedi. Beni kızdırma ve içeri geç, bu erkek işi dedim.Hanife de yine o içimi ısıtan tebessümü ile gözlerime baka baka içeri geçti. Kömür çuvallarını içeri taşırken, perde arkasından beni izlediğini görüyordum.yarım saat geçmedi ben kömürleri bitirdim. yukarı çıkarken Hanife kapıyı açtı ve yoruldunuz Savaş bey gelin size bi yorgunluk kahvesi yapayım dedi. Benim üstüm başım kapkaraydı ve duş alıyım ama siz bana gelin kahveyi yukarıda içelim, Mehmet’in geleceği tutar da evde benim olduğumu görürse hoş olmaz dedim. Haklısınız, tamam yarım saat sonra ben yukarı gelirim dedi.
Hayatıma onca kadın girmişken ben hiç bu kadar heyecanlandığımı hissetmiyordum. Duşa girdim güzelce yıkandım bütün kıllarımı kestim ve bir posta boşaldım, çünkü birazdan gelirse o tutku ile erkenden boşalıp rezil olmak istemiyordum.
Kapı çalındı ve kapıyı açtığımda gözlerime inanamadım, Hanifenin başında saçlarının ön tarafını açıkta bırakacak bir şekilde emaneten bağlanmış şekilde bir yazma, üzerinde boynunu açıkta bırakan, sütyeninin şeklini ve sütyeninden taşan memelerini gizleyemeyen yeşil renk daracık bir kazak, altında ise uzun ama daracık siyah bi etek vardı. ama bunlardan daha önemlisi, benim tanıdığım bildiğim o köylü, o çekingen Hanife ilk defa makyaj yapmıştı. gözlerine sürme çekmiş, dudaklarına kırmızı bir ruj sürmüştü. önce istemsizce onu baştan aşağıya süzdüm ve o bunu fark etti sonra gözlerine baktım ve öylece bakıştık bi kaç saniye, yüzünde isterik ve davetkar bir tebessüm oluştu ve onu içeri buyur ettim. Mutfağa doğru yöneldi ve kahveleri ben yapayım dedi. Antreden ilerlerken önümde yürüyordu ve muazzam genişlikteki kalçalarını bir o yana bir bu yana kıvıra kıvıra beni deli ediyordu. İçine külot giymediği apaçık belliydi. Hanifenin kendini siktirmeye geldiğini anlamıştım artık. Mutfağa geçince kolundan tutup kendime çevirip hiç bir şey söylemeden gözlerinin içine baktım ve önce boynuma sarıldı ve ateşli bir şekilde öpüşmeye başladık. Hiç konuşmuyorduk. Onu kucağıma alıp yatak odasına götürürken bile sadece bakıştık. oda bende birbirimizi deli gibi istiyorduk. Beni öyle azdırmıştı ki sadece saniyeler içinde çırılçıplaktık ikimizde. Hiç ön sevişme olayına girmeden direk amına girdim, öyle içten oh çekti ki anlatamam, yaklaşık beş dakika sürdü. o da bende boşaldık ve sigara kullanmamasına rağmen, benim isteğimle birer sigara yaktık.
O akşam kocası onu dövdüğünde benim aşağıya inip onun için kocasıyla tartışmam ve kocasını tehdit etmemim çok hoşuna gittiğini, ilk defa sahiplenildiğini hissettiğini, o günden beri beni düşündüğünü, ilk defa bir erkeğin onu böyle heyecanlandırdığını söyledi. bugün ki kömür olayında ise yaptığım iyilik onu çok mutlu etmiş, almadığım kira parasıyla çocuğuna ve kendisine bir şeyler almasını söylediğimde, ne pahasına olursa olsun kendini bana teslim etmeye karar vermiş. Pişman mısın diye sorduğumda ise, kesinlikle pişman değilim keşke bu kadar beklemeseydim dedi.Kocasından devamlı şiddet gördüğünü, oğlunun ise üvey olduğu için hiç ilgilenmediğini, cinsel olarak da ayda bir ilişkiye girdiklerini onda da hem sertleşme problemi hem de erken boşalma problemi olduğunu, doktora gitmesini istediğini söylediğinde bunun karşılığında dayak yediğini ağlayarak anlattı. Beni çok yakışıklı ve karizmatik bulduğunu ama hem gözünden özürlü olduğu için hem de kilolu olduğu için onu beğenmediğimi düşündüğünden çekingen davrandığını söyledi. Ona dönüp o gün bahçede onu gördüğümde kalçalarına hayran kaldığımı, kilolu olmadığını sadece kalçalarının vücuduna oranla çok iri ve geniş olduğunu söyleyince utandı. Gözündeki problemi ise hiç dert etmediğimi tek gözünün bakışının bile beni deli ettiğini söyleyince boynuma sarıldı ve ateşli bi şekilde tekrar öpüşmeye başladık. Bu sefer ki sevişmemiz çok daha farklıydı. Tam yarım saat boyunca hayatında hiç denemediği pozisyonlarda onu hiç incitmeden siktim. o boşaldıktan 10 dakika sonra ben de boşaldım. Meğerse daha önce hiç boşalmamış. Onunla sevişirken daha önce birlikte olduğum kadınlarda ki yapmacık sahte tavırlardan Hanife de eser yoktu. O kadar doğal ve o kadar zevk aldığını belli eden bir hal içerisindeydi ki, bu halleri orgazmlarımızı daha etkili kılıyordu.. Boynuma sımsıkı sarılıyor, içindeyken bağırmamak için kısık kısık inliyordu. İlk günlerde onu ürkütmemek için hiç arka deliğine yanaşmadım ama bana deli gibi aşıktı ve ne istersem yapıyordu.Bi kaç hafta sonra ise asıl istediğim şeyi aldım. O küçücük göt deliğini sikerken daha önce seviştiğim kadınların hepsini toplasam bu kadar zevk almadığımı anladım. Onun en çok sevdiği pozisyon ise onu domaltıp götünden sikmemmiş.
Bu anlattıklarım kesinlikle yaşanmış olup dört yıl boyunca her fırsat bulduğumuzda çılgınlar gibi seviştik
Kocasına gelince, dört yıl boyunca hiç bir şeyden haberi olmadı garibimin ve benden çok korkardı, ama çok da severdi, ah be Mehmet gül gibi karın vardı ama sen bir odundun ve aldatılmayı sonuna kadar haketmiştin.

Porno hikayeleri - Porn Hikaye - Sex hikaye - Seks hikayeleri - Ensest porn hikayeleri - mobil porno hikayeleri - mobil porno - mobile sex hikaye

2 yorum: